AKP Hükümeti ile PKK arasında yürütülen görüşmeler konusunda vatandaşı ikna etmeye yönelik bir halkla ilişkiler faaliyetine dönüşen akil heyetin Trabzon toplantısı bir çok açıdan ilginç notlarla doluydu.
Önce en ilgi çekici olayla başlayalım.
VATAN YOKSA
Trabzon toplantısına çağrılanların ezici bir çoğunluğu aynı kesimden olunca, konuşmalar da birbirine benzemeye başladı. Sözü alan sürece yönelik övgüler düzdü, akil heyeti yüceltti. Çok az kişi eleştirel konuştu.
Konuşmacıların önemli bir kısmının, etnik-kültürel-inanç ayrımcılığına vurgu yapması dikkat çekiciydi. Birçok konuşmacı, türban ya da başörtüsü mağduriyeti üzerinden konuyu PKK ile yapılan görüşmelere getirdi ve Kürtlerin yaşadığı mağduriyetten sözetti. Konuşmalar uzadıkça uzadı. Ama bu tür konuşmalar sürdükçe, başörtülü genç bir kadının rahatsızlığı da giderek büyüdü. Sonunda mikrofonu kaptı.
Adı Zerrin Aydın. Anadolu Gençlik Derneği adına toplantıya katıldı. Aydın, toplantı boyunca yapılan birçok konuşmada başörtüsü sorununun gündeme getirildiğini, ancak bu olayla başörtüsünün bir ilgisinin bulunmadığını söyledi. Aydın’ın şu sözleri ise hala başörtüsü üzerinden bazı projeler gerçekleştirmek isteyenlere ders niteliğindeydi. Ortada bir Kürt sorunu değil PKK sorunu olduğunu söyleyen genç kadın şöyle dedi: : ‘’Önemli olan vatandır. Vatan yoksa, bu topraklarda İslamı yaşayamazsınız. Vatan yoksa başörtülü insan yaşayamaz’’
TUĞBA KAPLAN’IN KEMALİZM DÜŞMANLIĞI
Şair olarak sözalan Tuğba Kaplan’ın, Akil heyetin Orta Anadolu bölümünde bulunan, ‘’Türk bayrağının adı değişsin’’ diyen Hilal Kaplan’la bir akrabalığı var mı bilmiyoruz.
Ama sözleri dehşet vericiydi: ‘’Kemalizm Türkiye halkını ezdi’’
TRABZON ADINA NELER DEDİĞ
Katılımcılardan biri de KTÜ Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Pehlivan'dı. Akilleri övdükten sonra aynen şöyle dedi: Trabzon adına söylüyorum, bu sürece destek tamdır!
GÜLTEKİN YÜCESAN’IN TEPKİ ÇEKEN SÖZLERİ
Bazı eleştirileri olmakla birlikte sürece destek verdiklerini belirtti Yücesan. Ama sosyalist kesimden ve 1996’da ortak bildiriye imza attığı insanlardan sert eleştiri aldı.
‘’Sosyalistler adına konuşuyorum’’ dedi. Ama bu sözleri duyan birçok sosyalist, ‘’Kim Yücesan2a bizim adımıza konuşma hakkı verdi’’ diye sordu.
Kaldı ki sosyalistlerin önemli bir kesimi bu sürece çok kuşkulu bakıyor.
Tepkilerden biri, Trabzon’un çok değerli yazarlarından biri Nihat Gen’e aitti. Nedeni şu:
Kanın durması ve diyalog ortamının sağlanması içn daha önce de girişimler oldu. Bunlardan en akılda kalanlarından biri 1996 tarihini taşıyordu. Her bölgeden tanınmış aydınlar, ortak bir barış çağrısına imza koydular. İmzacılar arasında (çok istekli olmasa da) Nihat Genç de vardı.
İşte Gültekin Yücesan bu bildiriyi okudu ve bildirinin altında imzası bulunan Trabzonluların adını okudu. Sanki o insanlar bugünkü süreci destekliyormuş gibi bir durum ortaya çıktı.
Yücesan’ın bu sözleri üzerine Karadeniz ikna heyeti içinde bulunan Taraf yazarı Yıldıray Oğur, olayı twettera taşımış.
Nihat Genç aradı ve bu durumdan rahatsızlığını belirtti.
Çünkü Genç, AKP ile PKK Arasında süren sözde barış görüşmeleri konusunda çok sert eleştiriler yaptığı biliniyor. Bu sürecin arka planında bir emperyalist plan ve beklentiler bulunduğunu, bunun barış değil ayrışmayı hızlandıracağını vurguluyor.
Sonuç olarak Gültekin Yücesan’ın ‘’Selam olsun bu isimlere’’ diyerek toplantıda adlarını saydığı kişilerden izin almamıştı. İzin almadan da, tıpkı sosyalistler gibi o isimler adına da sürece destek vermiş oldu.
En azından bir kısmına özür borçlu.
KATILIMCI PROFİLİ
Sol, sosyal demokrat ve ulusalcı kesimden hemen hemen kimse yoktu. Toplantıya 300 kişi çağrıldığı belirtildi ama salonda 120-130 katılımcı vardı.
Grup Başkanı Hakyemez, katılımcılar için ince elenip sık dokunduğunu belirtti ki, hiç öyle bir durum yoktu.
Cemaatler, bazı vakıflar, AKP’ye yakın dernek, oda, sendikalar. Eh işte başta Trabzon Ticaret ve Sanayi odası olmak üzere bazı örgütler.
Yetmez ama evetçiler tam kadroydu.
Bir de kendilerine aktivistler diyen, Özgür Der ve benzeri çeşitli dernekleri temsil ettiklerini belirten yaklaşık 20 civarında başörtülü genç kız.
İş dünyasında tanınmış isim olarak Erol Tuna, Edip Sevinç, Mehmet Cirav, Ahmet Çakır, Hanefi Maytapoğlu, Rahmi Üstün gibi işadamları vardı. İşadamlarından Nihat Adıgüzel ve Fuat Adıgüzel ile tanınmış müteahhitlerden Hasan Güven, toplantı başlamadan salonu terketti.
Vakıflar Bölge Müdürü Mazhar Yıldırımhan gibi kamu görevlileri.. Eski Belediye Başkanı Niyazi Sürmen.. İslami kesime yakın ve AKP içinde bulunan çok sayıda avukat..
Basın dünyasından ‘’gazeteci kimliği ile’’ özel davetli olanlarsa, Günebakış Gazetesi sahibi Ali Öztürk ve aynı gazetede yazan emekli öğretmen Gültekin Yücesan. Davetli olmadığı halde orada bulunduğu için sözalıp konuşan aynı gazetenin yazarı Ali Savaş da unutmayalım. Udi Yılmaz ise, davetli olarak değil görev icabı gazeteci olarak orada oldukları halde konuştu.
Özet olarak, 10-15 kişi dışında, anayasa referandumunda yüzde 58 veren koalisyonun bütün renkleri oradaydı.
TOPLANTIDA NE DEDİM
Topantıda konuşmalar 3 dakika ile sınırlandırıldı. İşte bu 3 dakikaya sığdırabildiğimiz bazı tümceler:
. Bu salona bakıldığında, olay olacak, büyük tepkiler gösterilecek diye geldiğiniz Trabzon'da, açılıma yüzde 90 destek olduğunu sanıyor olabilirsiniz. Oysa bu tamamen yanıltıcıdır. Trabzon kamuoyunun önemli bir kısmı buyraya yansıtılmamıştır. Solcular, sosoyal demokratlar, uLusalcılar burada yoktur. Bu listeyi hazırlayan sekreterya, gerçek bir temsille tercih yapmamıştır. Katılımcıların yüzde 90'ı, süreci destekleyenlerden oluşuyor. Bu nedir? Bu, anayasa referandumunda çıkan yüzde 58'in buraya yansıtılmasından başka birşey değildir.
. Başta Başbakan Erdoğan olmak üzere siyasi iktidarın farklı düşünenlere marjinal ve terörist dediği bir ortamda çözüm diye birşey çıkmaz. Bu ortam demokratik değildir. Korkunun egemen olduğu bir ortamda demokratik tartışma olmaz.
. Bugün çözüm diye zorlanan şeyler yarın ülkenin önüne çok daha büyük faturalar çıkaracağını görmeliyiz.
. Her kesimin katıldığı meşru zeminler içinde yeni bir süreç oluşturmalıdır.
. Bugünkü süreci eleştirenleri kandan besleniyor diye göstermek, gerçek çözümü baltalamaktır. Kan akmasını kim ister ki, kim kandan medet umar ki? Bazı emperyalist merkezlere bağlı çeteler ve küresel ıyunculkar.
. ‘Bazı konuşmacıların Atatürk ve cumhuriyete yönelik ağır ifadeleri kabul edilemez. Tabi ki eleştiriler olacaktır. Ama herkesin bu ülkenin kurucularına ve değerlerine saygı göstermesi gerekir.
. Heyet burada terör diyor, terör örgütü diyor. Acaba aynı konuşmayı Diyarbakır'da yapabilir misiniz? Karadeniz ve Ege'de tepki var diye buraya özel konuşma, buraya özel kişiler.. Diğer bölgelere o bölgenin koşullarına uygun kişi ve söylem. Bu durumda akillere de akil lazım. Söylem birliğinin bile olmadığı bir ortamda nasıl çözüm?
Ahmet Şefik Mollamehmetoğlu
Henüz kimse yorum yapmamış, ilk yorum yapan siz olun.