Canalioğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi'!nde gündem dışı konuşma alarak, Trabzon' da Turizim sorunları ve Ayasofya Müzesinin ibadete açılması ile ilgili olarak şöyle dede:
Trabzon’umuzun gelişmesi kalkınması ve ekonomik yönden güçlendirilmesine yönelik olarak Tarım-Ticaret-Turizm’in yani 3T Formülünün ortaya konularak yeni projelerin üretilmesi gerekmektedir.
Trabzon insanı yıllardır bunu söylemekte anlatmaktadır. Ancak gelinen süreçte Tarım alanlarının giderek azalması, Doğu Karadeniz Bölgesinin milli ürünleri olan fındık ve çayın üreticileri yeteri kadar memnun edememesi, tütünün ise uygulanan kotalar sonucu artık üretilmemesi, tekelin kapatılması, yine hayvancılığın kaybolmaya başlaması tarımın verimini kaybetmesinde büyük rol oynamıştır.
Ticaretin durma noktasına gelmesi, Kobilerin yeterli teşvikleri bulamaması, esnafın icralık durumuna düşmesi, gözleri turizme çevirmiştir.
Trabzon tarihi eserleri ile doğal güzellikleri ile gelenek ve görenekleri ile yöresel el sanatları ile yöresel yemekleri ile yayla şenlikleri ile görülmeye değer bir ilimizdir.
Trabzon tarihsel süreci içerisinde pek çok medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Bu medeniyetlerin bıraktıkları tarihi eserleri de Trabzon’a gelen yerli-yabancı turistler hayranlıkla izlemektedir.
Bunların başında bir tarih ve doğa anıtı olarak nitelendirilen Altındere Milli Parkı içerisinde bir yamaca inşa edilen Sümela Manastırı gelmektedir. Yine Trabzon da Atatürk Köşkü, Trabzon Müzesi, Zagnospaşa Köprüsü, Ortahisar ilçesindeki sivil mimari örneği yapılar, Memişağa konağı ile Ayasofya Müzesi yeralmaktadır.
Trabzon ilimizin Turizmini geliştirirken aynı zamanda bölge illerimiz ile bir bütünlük içerisinde ve bölge illerimizin kültürel ve turistik değerlerini birbirlerine entegre ederek hareket etmelidir. Böylelikle bölgeye gelen yerli-yabancı turistlerin kalış süreleri de uzatılmış olacaktır.
Trabzon ve Bölge Turizminin geliştirilmesi için yatırım teşvik, eğitim ve tanıtımın öncelikle ele alınması gerekmektedir.
Bütün bunların yansıra atıl durumda olan tarihi eserlerin onarılarının ve bakımlarının yapılarak turizme kazandırılması gerekmektedir.
Trabzon’da pek çok tarihi eser ve Dünya Mirası eserleri vardır. Bunların arasında her yıl binlerce yerli ve yabancılar tarafından ziyaret edilen, seyahat acentelerinin tur programında olan Ayasofya Müzesinin büyük önemi vardır. 1956/1957 yıllarında müzeye dönüştürülmesi için Sayın Adnan MENDERES hükümeti Edinburgh Üniversitesi ile bir Protokol yapmış ve bu protokol ile Restorasyon çalışmalarını başlatmıştı. 1959 da müze olması kararı alındığında Rahmetli Adnan MENDERES Başbakandı. Restorasyon çalışmaları 1962 de tamamlanmış, Demokrat Parti iktidarı tarafından camiden çıkarılmış, Anıt-Müze sıfatı ile ülke ve bölge turizmine kazandırılmıştır. 1964 yılında eski eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından Ayasofya Müzesi olarak hizmete açılmıştır.
Bugünlerde ise sessiz sedasız bir şekilde, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Ayasofya Müzesinin içerisindeki Freskler perdelerle örtülmeye ve alt zeminde bulunan çok önemli olan mozaikler tahta ile kapatılarak müzenin vip camiye çevrilme çalışmaları yürütülmektedir.
Bu karar alınırken acaba kime sorulmuştur. Mahalle ve yöre halkı ile turizme yönelik çalışan esnaflar buranın müze olarak hizmet vermesini istemektedirler ve basın açıklamaları yapmaktadırlar.
Trabzon kamuoyunun yüzde doksanı bu tarihi eserin müze olarak faaliyette bulunmasından yanadır. Trabzon’un en büyük sivil toplum örgütleri, Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği, Turizm işletmecileri, diğer meslek odaları , denekler ve siyasi partilerin hemen tamamı Ayasofya Müze olarak kalması yönünde açıklama yaptılar.
Bu insanların hiç biri camiye karşı değildir. Aksine Trabzon da ve ülkemizde yaptırılan camilere de maddi-manevi katkılar sağlamaktadırlar. Ayrıca Ayasofya Müzesinin çok yakınında 2 adet büyük kapasiteli camii vardır. Ayasofya Mahallesinde camii ihtiyacı varsa bir üçüncüsünü ve daha görkemlisini de yaparız. Bunun için Müzenin kapatılmasına gerek yoktur. Ama belli ki bu tamamen tek taraflı bir siyasi karardır. Bunun arkasından gelecek uluslararası tepkileri de düşünmek durumunda olunmalıdır.
1957 yılında kişisel olarak yüz bin lira 2013 yılının parası ile en az 1 milyon lira Ankara’daki Kocatepe Camii için bağışlayan, iktidarı döneminde yılda 2 bin cami yaptıran rahmetli Adnan MENDERES eğer kiliseden dönme caminin müzeye dönüştürülmesi yönünde hazırlıklar yaptırmışsa mutlaka doğru olanı yapmıştır.
Anıt müzeyi ibadete açmak isteyenlerin bu konuda bir daha düşünmelerini, Turizmcilere ve yerel halka sormalarını öneriyorum.
Henüz kimse yorum yapmamış, ilk yorum yapan siz olun.